8. Çanakkale Bienali için geri sayım başladı

“Birlikte nasıl çalışırız?” başlığı altında topluluk, çalışma, birliktelik kavramları ve deneyimlerine odaklanan 8. Çanakkale Bienali, 1 Ekim’de Çanakkale’de 11 farklı noktada sanatseverlerle buluşmaya hazırlanıyor.

8. Çanakkale Bienali, 40’a yakın sanatçı ve davet ettiği 6 sanat inisiyatifiyle “Birlikte nasıl üretiriz?”, “Birlikte nasıl yaşarız?”, “Birlikte nasıl çalışırız?” gibi temel ve kapsayıcı sorular üzerinden insan-insan, insan-doğa, insan-hayvan, hayvan-hayvan ve tüm canlı-canlı olmayan yapılar arasındaki karmaşık ilişkilerin bağlantılarını/düğüm noktalarını araştırmayı amaçlıyor. Konukseverlik, dostluk, iş birliği, emek, sorumluluk, adalet, bağışlama, hafıza, yas, neşe gibi farklı kavramları ele alırken, insanın “birlikte yaşama” zorunluluğunun peşini bırakmayan paradokslar, imkansızlıklar ve tekil şansları da soru işaretleri ve ünlemlerle vurguluyor. Şehre yayılan 11 mekânda izleyicilerle buluşacak olan bienal, yeni işbirlikleri ve üretimlere kucak açmayı umuyor. 1 Ekim’de başlayacak olan 8. Çanakkale Bienali, ana sergilerinin yanı sıra panel, atölye, film gösterimi ve paralel etkinliklerden oluşan programıyla 5 Kasım’a kadar devam edecek.

Birlikte çalışma meselesine odaklanan bienale, özgün bir aradalık modelleri sunan AVTO (İstanbul), Monitor (İzmir), Are Projects (Antalya), Ka Atölye (Ankara) ve Çanakkale’den Garp Sessions inisiyatifleri ile İtalya Lucca’dan bağımsız Giungla Festivali davet edildi. İnisiyatiflerin her birinin Korfmann Kütüphanesi, Mekor Hayim Sinagogu, Palamut Depoları gibi Çanakkale’nin özgün kent mirasını yansıtan mekanlarda kendi üretme ve çalışma pratikleri kadar, sanata bakış açılarını da yansıtan sergi ve projelerle bienalin sanatsal içeriğine katılmaları arzulanıyor. MAHAL, The FeHAN, Bordo Bina, Dardanel Spor Tesisleri ve ÇTSO Çanakkale Evi ise bienal ana sergilerine ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. Çanakkale Bienali, sanatın hafıza ve tarihsel süreçlerine yönelik duyarlılığını bu edisyonunda da sürdürerek, Alparslan Baloğlu’nun hem retrospektif sergisini hem de Baloğlu’nun Troya’yı yeniden ve bugünden okuduğu yeni projesini Troya Müzesi’nin büyülü atmosferinde sanatseverlerle buluşturuyor.