Türkiye’de çok seviliyor. Aslında sadece Türkiye değil, dünyanın dört bir yanında adeta bir rock yıldızı gibi ilgi görüyor. Çellonun yıldız ismi Stjepan Hauser ya da herkesin onu bildiği adıyla Hauser’den bahsediyoruz. Canlı performansları kadar çağın gerçeği sosyal medyada yaptığı paylaşımlarla da bu devrin hakkını veriyor. Son yıllarda Türkiye’de verdiği konserlerde büyük ilgi gören ve gördüğü bu ilgiye her seferinde yeni konser programlarıyla karşılık veren müzisyen sessizliğe fırsat vermeden yeni projesiyle karşımızda. Bu sefer konserle olmasa da sosyal medya gönderileriyle gündemde Hırvat müzisyen.
Hauser, Instagram hesabından yayınladığı videolarda dünyanın dört bir yanındaki ülkelerden seçtiği en popüler şarkıları seslendiriyor. Seçkide Türkiye’nin payına düşense megastar Tarkan’ın ‘Kuzu Kuzu’su oldu. Üstelik bu ilk de değildi. Hauser daha önce de Tarkan’ın ‘Şımarık’ şarkısını çellosuyla yorumlamıştı. Biz de bu vesileyle harekete geçtik ve bugüne kadar milyonlarca albüm satan Hauser ile hem sınırları aşan yeni projesini hem de Tarkan ilgisini konuştuk. Hırvat müzisyenin en çok istediği şeylerden birinin Tarkan ile aynı sahneyi paylaşmak olduğu tüyosunu da baştan verelim.
İhsan Dindar: Baharı karşıladığımız günlerden geçiyoruz. Müziği bir kenara bırakırsak şu sıralar günlerin nasıl geçiyor?
Hauser: Müzik hayatımın ayrılmaz bir parçası; kendimi ifade etme ve başkalarıyla bağlantı kurma biçimim. Müzik olmadan hayat boş gelirdi; O yüzdendir ki onunla her gün ilham ve neşe buluyorum.

‘Müzik bizi birleştiren ve ortak paydada buluştuğumuz az sayıdaki şeyden biri’
İ.D.: Bir süre önce sosyal medya hesabınızdan yeni bir projeyi duyurmuştunuz. Ülkelerden hangi şarkıları seçeceğinizi çok merak ediyordum. Bu seçim süreciniz nasıl gelişti?
Hauser: Evet, bu gerçekten de birkaç nedenden ötürü karmaşık bir konu. Öncelikle, her zaman çeşitli müzik tarzlarına, enstrümanlara ve kültürlere maruz kaldım, bu da beni derinden etkiledi. Her zaman çellonun tüm bu farklı unsurları birbirine bağlayabilen bir enstrüman olduğuna inandım. Benim enstrümanım dünyanın her köşesinden müzik icra etmek için kullanılabilir.
Bu durum benim için önemli bir müzikal zorluk teşkil ediyor. Ancak daha derin bir motivasyon da var. Bölünme, çatışma ve gerilim zamanlarında yaşıyoruz. Her gün bu tür dehşetlere tanıklık etmek bizi sessiz izleyiciler olarak kalmak yerine bir şeyler yapmaya zorluyor. Müzik bizi birleştiren ve ortak paydada buluştuğumuz az sayıdaki şeyden biri. Özellikle çello sesi dilleri ve sınırları aşarak evrensel bir birlik, sevgi ve barış mesajı veriyor. Bu fikir uzun zamandır içimde yanıyordu ve şimdi onu hayata geçirmenin tam zamanı.
İ.D.:“Bu proje, dünyanın her köşesinden bir şarkı çalınana kadar durmayacak” diyorsunuz. Sanırım bu uzun bir yolculuk olacak?
Hauser: Evet, gerçekten de çok uzun ve karmaşık bir yolculuk. Dünya çok çeşitli ve henüz keşfedilmeyi bekleyen pek çok güzel şarkı var. Bu süreci özellikle ilginç kılan şey, her ülkenin kendine özgü olması. Ülkelerini en iyi hangi şarkının temsil ettiğini öğrenmek için sık sık dünyanın dört bir yanındaki arkadaşlarıma ulaşıyorum. Örneğin, Ermenistan’daki bir arkadaşım belli bir şarkıyı öneriyor, ancak daha sonra Azerbaycan’daki bir arkadaşım aynı şarkıdan bahsediyor ve aynı şey Türkiye’de de oluyor.
Bu gerçekten tarihin derinliklerine inmeyi ve süregelen tartışmaları ve ihtilafları keşfetmeyi gerektiriyor.
Hayatım boyunca yanlış düşündüğümü fark ettiğim bir an oldu. Örneğin ‘La Cumparsita’nın Arjantin’e ait olduğuna inanıyordum ama Uruguay’a ait olduğu ortaya çıktı. Benzer şekilde, ‘Lambada’nın Brezilya’dan geldiğine inanıyordum ama orijinal melodi aslında Bolivya’dan geliyor ve şarkı farklı bir isimle anılıyor.
Bir başka deneyimim de bir video için İran bayrağını seçmem oldu, nüfusun bir kısmının bu bayrağı kabul etmediğini bilmiyordum. İnsanlar üzgündü ve 1980’e kadar önceki rejim döneminde kullanılan aslan amblemli bayrağı isteyerek protesto ettiler. Benim için bu önemli bir müzikal meydan okuma ama aynı zamanda daha derin bir motivasyon da var. Tüm bunlar benim için yeniydi ve çoğu zaman öngörülemezdi. Pek çok sürpriz oldu ama genel olarak çok büyüleyici bir yolculuktu.

‘Bu süreç müzikal bir hazine avı gibi’
İ.D.: Bu süreçte sizi zorlayan ülkeler oldu mu? Örneğin şarkı bulamamak ya da tam tersine şarkılardan birini seçmek zorunda kalmak gibi?
Hauser: Her ülkenin kendine özgü zorlukları var. Bazı ulusların müziğine daha aşina olsam da araştırmanın derinliklerine dalmak beni genellikle yeni sanatçılar ve enstrümanlar keşfetmeye yönlendiriyor. Bu keşif, daha önce hakkında çok az şey bildiğim her ülkenin geleneksel müziğinin zengin güzelliğine dalmamı sağlıyor.
Bu nedenle, şarkı seçmenin kolay olduğu bir ülke olduğunu söyleyemem. Müzik hakkındaki bilgi düzeyim bir ülkeden diğerine büyük farklılıklar gösteriyor. Ancak her ülkeye aynı şekilde yaklaşıyorum – benim için yeni olan her şeyi analiz ederek. Son zamanlarda her ülkeden sanatçılar arasında yeni favoriler geliştirdiğimi itiraf etmeliyim ki bu da süreci daha da heyecanlı hale getiriyor. Bu zorluk sadece süreci daha ilginç hale getirdi, tıpkı müzikal bir hazine avı gibi!
İ.D.: Projenizin Türkiye ayağına gelmek istiyorum. Daha önce Tarkan’ın ‘Şımarık’ şarkısını seslendirmiştiniz. Bu sefer bir başka Tarkan’ şarkısıyla karşımızdasınız. ‘Dudu’ seçiminizden bahsedebilir misiniz?
Hauser: Tarkan çok ikonik bir sanatçı. Müziği enerji ve ruh dolu. Tarkan sadece Türkiye’de değil, sınırların ötesinde de popun kralı. Bence Tarkan 1990’larda pop müziğin sınırlarını zorlamayı başardı. Bir şekilde birbirimize benzediğimize inanıyorum; ikimiz de sınırları yıkmakla ilgiliyiz.
‘Dudu’yu seçtim çünkü Türkiye’nin canlı ruhunu yakalayan, akılda kalıcı ve sevilen bir şarkı. Onun müziğini icra etmek her zaman bir zevk ve onun çalışmalarını dinleyicilerimle paylaşmaktan gerçekten keyif alıyorum.

İ.D.: Yorumlardan görebildiğim kadarıyla insanlar sizi ve Tarkan’ı aynı sahnede görmeyi çok istiyor. Bunun için umutlanalım mı?
Hauser: Bu inanılmaz bir deneyim olurdu! Tarkan harika bir insan. Birlikte performans sergileme fırsatını çok isterim. Bu kesinlikle gelecekte gerçekleşmesini umduğum bir şey.
‘Proje bir albüme dönüşebilir’
İ.D.: Eminim bu Türkiye’de de büyük ilgi uyandıracaktır. Peki seslendirdiğin bu şarkılardan bazıları bir albüme dönüşebilir mi?
Hauser: Bu olası bir fikir. Hâlâ üzerinde çalışıyorum. Ayrıca, bu projeyi uzun süre devam edecek bir şeye dönüştürme fikrim var. Farklı müzik geleneklerini harmanlama konseptini seviyorum ve belki bir gün bu şarkıların yer aldığı, küresel kültürü müzik yoluyla kutlayan bir albüm çıkar.
İ.D.: Sona herkesin merak ettiği bir soruyu sakladım. Yakın zamanda seni tekrar Türkiye’de izleyebilecek miyiz?
Hauser: Kesinlikle! Türkiye benim için çok özel bir yer ve orada her zaman çok iyi karşılandığımı hissediyorum. Çok yakında tekrar gelmeyi ve Türk hayranlarım için konser vermeyi çok isterim. Bizi izlemeye devam edin – eminim yakında orada tekrar bir konserim olacak. Bunu dört gözle bekliyorum.