Bu yıl mayıs ayında zorlu ve uzun bir kışın duygusal yoğunluğunu Music For Dreams etiketiyle yayımlanan “Bahar” isimli kısaçalarıyla geride bırakan Islandman, dümenini uzunca bir süredir konserinde çaldığı Cem Karaca’nın 1984 tarihli “Çok Yorgunum” şarkısına kırdı. Şarkı, “Yorgunum Kaptan” adıyla 28 Ekim’de plak şirketi EMGE’nin etiketiyle limana vardı ve tüm dijital dinleme servislerinde yerini aldı. Beraberinde yıllara, olaylara, doğup büyünen topraklardan ayrı kalmalara ve sayısız yaşanmışlıklara dolanan hikâyeler !Yorgunum Kaptan” şarkısıyla günümüze taşındı.
Seyir defterini başkası yazsın
Tarabya’dan bindiği bir tekneyle boğaz çıkışında bir gemiye yanaşan Nâzım Hikmet, aynı gemiyle bir daha geri dönemeyeceği ülkesinden ayrıldı. Köstence limanında gemiden ayrılacağı güne kadar geçen zamanda geminin kaptanıyla yakın arkadaş olan Nâzım Hikmet, onun seyir defterine kendisiyle ilgili yazdığı nottan etkilenerek kaptana bir gün aynı gemiyle Türkiye’ye geri döneceğini ve seyir defterini kendisinin tutacağının sözünü
verdi. Uzun sürgün yıllarının ve gitgide bozulan sağlığının ardından Bulgaristan’a yaptığı seyahatte şirin bir deniz limanı olan Balchik”e vardı. Ülkesine dönme umudunu kaybettiği günlerin birinde, 1 Temmuz 1957’de bu dizeleri kaleme aldı.
Çok yorgunum, beni bekleme Kaptan.
Seyir defterini başkası yazsın
Çınarlı, kubbeli, mavi bir liman,
Beni o limana çıkaramazsın…
Beni o limana çıkaramazsın
Çınarlı, kubbeli, mavi bir liman
1980 İhtilali’nin ardından Almanya’ya yerleşen Cem Karaca, burada yaşayan yazar Henry Böseke’nin 1984’te Martin Burkert ile yazdığı Ab in den Orient-Express adlı tiyatro oyunu için Köln’de “Die Kanaken” (Almanların yabancıları tanımlamak için kullandığı argo bir kelime) isimli bir albüm kaydetti. Türkiye ve Almanya’dan müzisyenlerin eşlik ettiği albümün temasını Almanya’da yaşayan Türk işçi ve göçmenlerin karşılaştıkları problemler ve halkların kardeşliği üzerine kurdu. Tamamı Almanca şarkılardan oluşan albümde tek bir şarkı Türkçe’ydi. O da Cem Karaca’nın Mavi Liman şiirinden bestelenen “Çok Yorgunum” eseriydi. Cem Karaca o dönem Nâzım Hikmet’le kurduğu bağı, “Çok Yorgunum”un hikâyesini anlattığı bir röportajda “Ben yurt dışına çıkıp geriye dönemeyecek duruma geldiğimde etimde, kanımda, yüreğimde, beynimde, her yerimde yaşamaya başlamıştım Nâzım’ın yaşadığı ıstırabı.” sözleriyle anlattı. Şarkının beste sürecini ise “Elime gitarı aldım ve birden bire bir takım şeyler dökülüverdi. Beste daha ciddi bir şey. Ben Nâzım’ı bestelecek kadar kendimi ehil görmüyorum. Onun şiirinin içinde zaten bir beste var.” cümleleriyle aydınlattı. Belli ki onun gurbet yaşadığı duyguların en yakın tanıdığı Nâzım Hikmet oldu.
Yorgunum kaptan
1957’den 1984’e, oradan da 2020’li yıllara uzanan bir yolculuk. Islandman’in “Die Kanaken” albümünün tek 45’liği olan “Çok Yorgunum”un plak kaydını dinleyerek başlayan dönemin koşullarıyla kurduğu bağlar, çok geçmeden yeni bir üretime ve şarkının bugünkü düzenlemesine dönüştü. EMGE etiketiyle yayımlanan “Yorgunum Kaptan”, Islandman’in ses yolculuğunda yeni bir liman.