Eserde, Ahmet Rasim’in Mehâlik-i Hayat, Tecârib-i Hayat, Afife, Numune-i Hayal, İki Damla Gözyaşı, Bir Sefilenin Evrak-ı Metrukesi, Hanım adlı kitapları yer alıyor. Özenle hazırlanan kitap, yazarın söz varlığı zenginliğini de okuyuculara sunuyor.
VBKY tarafından yayımlanan “Bir Sefilenin Evrak-ı Metrukesi” cildinde yazarın hayattayken kitap olarak neşrettiği altı kurgu eseri olan; “Mehâlik-i Hayat, Tecârib-i Hayat, Afife, Numune-i Hayal, Bir Sefilenin Evrak-ı Metrukesi, Hanım” bulunuyor.
İstanbul’un gündelik yaşantısı, kendi çocukluk anıları ve matbuat hayatını yazı konusu olarak ele alan Ahmet Rasim’in kitap olarak yayımlanan 156 eseri bulunuyor. Orhan Şaik Gökyay’ın, Ahmet Rasim’in bütün eserlerinin yayımlanmasıyla Türkçe sözlüğün en az yarısının ortaya çıkacağını söylemesi yazarın söz varlığı zenginliği açısından önemini gösteriyor. Yazılarının farklı tür ve yayınlarda bambaşka özellikler taşıması, aynı metinde türler arası olarak tanımlanan üslup ve anlatım farklılıklarının görülmesi ile Ahmet Rasim, kendisine özenle yaklaşılması gereken bir yazar olarak öne çıkıyor.
“Bir Sefilenin Evrak-ı Metrukesi” adlı kitabı hazırlanırken Numune-i Hayal kitabında bulunan dört hikâyeden üçünün aynı adı taşısa da içerik olarak tamamen başka nüshaları olduğu keşfedildi. Bu farklı hikâyeleri de araştırmacılara kolaylık olması, karşılaştırma imkânı sağlaması için eserde, diğerlerinin arkasında yer verildi. Kitaptaki son eser olan “Hanım” adlı metin de melez bir tür olarak sunuluyor. Metnin genelinin kurmaca nitelik taşımasının yanında ansiklopedik bilgiler, ev işlerine ilişkin pratik malumatlar, zaman zaman da adabımuaşeret konusunda iç içe geçmiş kısımlar bulunuyor.
“Bir Sefilenin Evrak-ı Metrukesi” kitabında gerekli yerlerde parantez içinde günümüz Türkçesine uygun karşılıklar verilerek hazırlandı ve okuma akışı ön planda tutularak kelimeler titizlikle ele alındı.
Kitaptan
“Sizi hem gönlüm hem gözüm arıyor. Gönlüm hissiyat-ı rekabetten müteezzi, gözüm cemalinizden mahrum. Şimdi odanızdayım. Fakat siz yoksunuz. Bu yokluk beni mahvediyor. Şu hâlin nâtık olduğu tenhaî, beni nelere sevk etti… Bunlar nâkâbil-i icradır. Beni ne derece zalimane bir surette aldatmış olduğunuzu biliyorsunuz ya. Artık safiyet-i kalbinize inanamayacağım. Ne feci his! Siz beni terk ettiğiniz hâlde ben sizi terk edemiyorum. Arıyorum, bulamıyorum.”