Cem Tümdağ – Batı Cephesi’nde Yeni Bir Şey Yok 1930 ve 2022 yapımı filmlerini izledim. İkisi beni çok farklı diyarlara sürükledi. Bunları kısaca özetleyeceğim. Filmleri izlemediyseniz yazılarda filmlerle ilgili (özellikle 2022 yapımı olanla ilgili majör) spoilerlar görebilirsiniz. Ama savaş filmi izleyeceğinizi için bazı karakterlerin ölümlerinden bahsetmem okuyucuyu şaşırtmamalı. O yüzden keyfinize kalmış, gerisi beni bağlamaz.
Artık savaş filmi çekmek kolay iş değil; çok pahalı, masraflı, seti, figüranı, kostümü, patlaması falan derken günümüzde az görüyoruz. Bir de savaşlardan da uzaklaştık. Ülkesinin sınırları içinde güvenle oturan bir drone operatörü, bir SİHA (silahlı insansız hava aracı) ile binlerce kişinin ya da belki de bir tek kişinin ölümüne yol açacak bir bombayı bırakabiliyor. Tek bir tuşla binlerce kişinin onlarca yıllık hayatı değişebiliyor. Dünya Savaşı filmlerini farklı kılan özelliği pek çok ölümün en fazla birkaç mermi alan bir tüfek, havantopu ya da vücudunuzun bir noktasına giren bir süngü ile gerçekleşmesi. Bu nedenle oldukça brutal bir gerçekliği yansıtabiliyor, ancak doğru bir sanatçının ellerinde değilse bu materyal gereksiz yere dramatize edilebilen ya da şiddet pornosuna dönüşebilecek bir içeriğe de dönüşebiliyor.
En iyilerden biri
1930 yapımı Batı Cephesi benim izlediğim en iyi savaş filmlerinden biri. İçinde Paths of Glory’i, Er Ryan’ı Kurtarmak’ı oluşturan izleri görüyoruz. Sinema tarihinde çekilmiş en kan dondurucu siper savaşı sahnelerinden tutun da savaş karşıtlığını, savaşın anlamsızlığını insanın iliklerine kadar işleyen pek çok sahne var. Birkaç replik gerçekten aklımı aldı. En çok alan:
Albert Kropp: [speaking of school] They never taught us really useful like how to light a cigarette in the wind, or make a fire out of wet wood, or bayonet a man in the belly instead of the ribs where it gets jammed.
(Albert Kropp: [okuldan bahsederken] Bize hiç işe yarar bir şey öğretmediler, rüzgarda sigara yakmak, ıslak odundan ateş yakmak ya da bir adamı takılıp kalacak kaburgaları yerine karnında süngülemek gibi.) (Çeviri: CT)
Bir lise öğrencisinin kaburgalara değil de karna doğru süngüyü nişanlamayı okulda öğrenmediğinden sitem ettiği sahne gerçekten hayranlık uyandırıcı. Eski filmden çok fazla çıkarılacak ders var hem seyirci için hem de sinemacılar için. İzlemeyenlere mutlaka tavsiye ediyorum, 93 yıllık bir şaheserden kendinizi mahrum bırakmayınız.
Gelelim bu yazıyı yazmamızı tetikleyen ve ödül adaylıklarına doyamayan 2022 yapımı Batı Cephesi filmine. Lafı çok uzatmayacağım, film iyi, detaylar iyi, çekimi seti sanatı oyunculuğu çok iyi, hikaye orta. Neden orta, çünkü son yarım saatte beni kaybettiler. Orijinal filmde de takip ettiğimiz üzere, savaşa giden tüm askerlerin bir şekilde öldüğünü görüyoruz. Ancak filmin iki başrol oyuncusunun ölümleri yeni filmde çok uçmuş.
Ormandaki ölüm sahnesi, kaz çalıyorlar, iki tane yıllardır savaşın içindeki asker, boyu kadar tüfekli bir çocuk dakikalarca koşan adama yetişip onu vuruyor. Saçma.
Gereksiz dramatizasyon
Öte yandan 2022 yapımı Batı Cephesi filminde eski filmden farklı olarak 1. Dünya Savaşı’nın bitişine Compiegne Ormanı’nda imzaların atıldığı 1918 Ateşkesi sahneleri de canlandırılıyor. Cepheden uzaktaki bürokratların Kayzer’in savaşına karşı verdiği mücadele ile devletlerinin barış yolunda onurlarını korumaları, askerlerin siperden çıktıkları anda biçildiği yaylım ateşiyle olan kontrastı güzel ve yeni bir detay olmuş eski hikayeye. Ancak son sahnede ateşkese giden yolda Almanlık gururu fazla ağır bakan bir general, savaşın son dakikalarında taarruz emri veriyor ve Alman askerlerini Fransızların üstüne salıyor. Kahramanımız Paul da savaşı bittiği, ateşkesin başladığı 11 Kasım’da saat 11:00’de göğsüne giren bir süngüyle ölüyor, son nefesini ateşkes saniyelerinde veriyor. Ne kadar gereksiz bir dramatizasyon.
Bazı yorumlarda yeni filmde “sosyal demokratlar ve Yahudiler savaşta bizi arkamızdan vurdu” propagandasıyla Hitler döneminin nasıl başlayacağının sinyalleri şeklinde bir okuma yapıldığını gördüm, buna katılmıyorum. Elbette ateşkesin ağır şartları Hitler tarafından kullanıldı ama bunu tüm film boyunca katı bir gerçeklikle bize olan biteni anlatırken fantezi dünyasına geçiş bahanesi olarak kullanmanın filmin amacını zayıflattığını düşünüyorum. Faşizm ve Nazizm bir gerçek, dünyada milyonlarca insanın ölümüne neden olmuş bir virüs; ancak Almanya’nın içine düşeceği durumun öngörülerini (foreshadowing) sahte ve akla mantığa sığmayan bir taarruzla yaparak ve çok dramatik bir ölüm sahnesiyle finalize ederek filmin katı gerçekçiliğinin sarsıldığını hissettim. Orijinal filmde Paul, basit ve manasız bir şekilde ölüyor, filmin tamamında anlatıldığı gibi, tüm ölümlerin yaşandığı gibi, hayatın bitmesinin ne kadar basit olduğu gibi, savaşın tüm manasızlığı ile birlikte. 2022 yapımı filmde deliliğin çok başka bir formuyla bitirilmiş. Ben ısınamadım.
Ama başta dediğim gibi iyi film. Sam Mendes’in 1917’sinden beri çekilmiş en iyi savaş filmi hatta, sorunları olduğunu düşünsem de.
2022 yapımı All Quiet on the Western Front filmini Netflix’te izleyebilirsiniz: https://www.netflix.com/title/81260280