Bir ‘Ye kürküm ye’ hikâyesi: Do Not Disturb

Cem Yılmaz’ın yeni filmi ‘Do Not Disturb’ Netflix’te izleyiciyle buluştu. Bilinen Cem Yılmaz filmlerinden farklı olan ‘Do Not Disturb’, ‘Karakomik Filmler’ serisinin kahramanlarından Metin’in nam-ı diğer Ayzek’in macerası. Ben de oturdum izledim ve ‘Do Not Disturb’ üzerine bir şeyler yazmak istedim.

Selçuk Bulut – Cem Yılmaz’ın macerası ‘Bir Tat Bir Doku’ ile 90’ların ortasında başladı. Devam eden süreçte ilk filmi ‘Her Şey Çok Güzel Olacak’ta yer aldı. Birçokları için Yılmaz’ın en başarılı filmi odur. Bana kalacak olursa en iyisi ‘G.O.R.A.’dır. Neyse konumuz Cem Yılmaz sineması. Yıllardır, seri şeklinde komedi filmlerinde yer alıyor usta isim. Zaman zaman bu kategorinin dışına çıktığını da görüyoruz. ‘Hokkabaz’ ve ‘Av Mevsimi’ ilk akla gelenler. İki film de Cem Yılmaz’ın komedi dışında da oldukça başarılı olduğunu gösteriyor. İşte bu başarısını ‘Karakomik Filmler’ serisinin ‘Arada’ bölümünde bize gösterdi.

Devam filmleri biraz şey…

Aslında serinin diğer filmlerini izlemedim, ‘Arada’ bölümü benim için yeterli olmuştu. Arkadaşlara sorduğumdaysa diğer filmleri beğenmedikleri, ‘Arada’nın en iyisi olduğunu söylediler. Bu ‘eleştiri’ de benim için yeterli oldu. Tek filmle seriyi bitirmiş oldum.

Ayzek ilginç bir karakterdi. Psikolojik sorunları, kendini ispat etme ve ‘pizza’ olmadığını ispat etme çabası ve daha nicesi… Kurgusu ve senaryosu oldukça başarılıydı filmin.Do Not Disturb’ü duyduğumdaysa aslında biraz çekindim çünkü devam filmleri genelde başarısız oluyordu Cem Yılmaz’ın. Ya da başarısız demeyelim de istenen kıvamda olmuyor diyelim.

Film yayınlandıktan sonra da bu ön yargılarla oturdum bilgisayar başına. Ama Cem Yılmaz ustalığını gösterip kafamdaki soru işaretlerini paramparça etti.

İçimizden ancak garip bir hikaye

Spoiler vermeme adına yazıyı fazla da uzatmak istemiyorum. Ayzek’in hikayesi içimizden, her gün karşılaştığımı hatta ta kendisi olduğumuz bir hikaye. Sürekli maruz kaldığımız ‘sen iyisin başkaları kötü’, ‘kendini geliştir’ şeklindeki ‘kişisel gelişim’ hikayesi… Alt katmanlardan üstlere çıkma, bir ‘ye kürküm ye’ olay örgüsü.  Hayalimizdeki kişiyi idealize edip, ilk ‘insani’ olayında idealize ettiğimiz tipi ayaklar altına aldığımız bir senaryo.

Bir de yardımlaşma var. ‘Harabat ehlini hor görme. Defineye malik nice viraneler var’ sözünü hatırlatırcasına karşımıza çıkan bir kurgu.

Kimin iyi kimin kötü olduğunu anlatan filmden bu kadarı sizlere yeter sanırım. Benim aklıma takılan tek sorunsa Bahtiyar Bey’in karısıyla ne gibi bir sorunu olduğu. Keşke onu da bize anlatsaydı…