Dilek Yeşilbaş: “Dört hikaye bir odaya açılıyor”

Geçtiğimiz ay “Dört Kapı Bir Oda” isimli kitabıyla Bipolar Bozukluk mustarip insanların yaşadığı zorluklara dikkat çeken Psikiyatr Dilek Yeşilbaş, editörümüz Selçuk Bulut’un sorularını cevapladı. 

“Dört Kapı Bir Oda” ismini ve temayı oluşturan bu hikayeleri bir araya getirme fikri nasıl doğdu?

28 Yıldır psikiyatristlik yapıyorum. Son 13 yılım ise sadece Bipolar Bozukluktan mustarip insanlar ile geçti. Hastaların ve hasta yakınlarının zorlandıkları ve çaresizlik yaşadıkları pek çok duruma, konuya tanıklık ettim, bu tanıklıklar birikti ve sonra aklıma hastalarımın ve yakınlarının soruları geldi. Bitmeyen ve birbirine benzer yüzlerce soru yığını. Sonra kendimi ve deneyimlerimi paylaşma isteğimi fark ettim. Hastalarıma faydalı olmak, onlardan aldıklarımı onlara sunmak istiyordum. İnsanlar bilimsel bilgileri tumturaklı anlaşılmayan cümlelerle anlamıyorlar bu da gayet normal. Bilimi, insanın hizmetine direkt sunmanın yolu onu herkesin anlayabileceği bir dile çevirmekti. Kitabı yazarken temel amacım ve hayalim, tedavi gidişatını olumlu etkileyebilecek her tür bilimsel bilgiyi, herkes tarafından anlaşılabilir bir hale getirerek vermekti. İnsanın ilminin de bir sadakası olduğuna ve sözün canlı bir varlık olduğuna inanıyorum. Bütün bunlar yıllardır içimde var olan bir kitap yazma arzusu ile birleşti. Ortaya “Dört Kapı Bir Oda” çıktı.

Kitabın adı olan “Dört Kapı Bir Oda” neyi simgeliyor? Bu metafor, bipolar bozukluğun hangi yönlerini veya deneyimlerini yansıtıyor?

Kitaba bakan yönüyle dört kapı, içinde geçen dört insan hikayesine atıf yapıyor. Dört hikaye bir odaya açılıyor gibi. Kitapta aynı zamanda her insanın bir yolcu olduğu ve yolda olduğu teması da arka planda işliyor. Tasavvufi açıdan yolda olmak yolcu olmak ve insani kemalata giden yolda çeşitli zorluklardan geçmek gerekiyor. Esasen geçilmesi gereken dört kapı ve kırk makam öğretisi tasavvufta geçen temel bir kavram ki kitap zaten Yunus Emre Hazretleri’nin “Dervişin dört yanında dört ulu kapı gerek, nereye bakar ise gündüz ola gecesi…” dizeleriyle başlıyor.

Dört hikâye de birbirinden farklı ve her biri Bipolar bozukluğun farklı bir türünü anlatıyor. Bu kurgu dışı bir kitap ne sadece hikâye anlatıyor ne de sadece kuru bilgi içeriyor. Kendi meslek hayatımda da fark ettiğim bir şey var: bana kuru bilgi iyi gelmiyor… Zoraki okuyordum ve anlamadığım çok yer oluyordu. İnsan hikayeleri ile anlatılan örnekler üzerinden konuları daha iyi anlıyordum. Bütün bunları birleştirip bilgileri hikayelerin içerisine tatlı tatlı yedirerek vermek istedim. Mesele bilimsel bilginin, hastaların ve yakınlarının ihtiyacı olan bilgiyi onlara ulaştırmaktı. Ben de bunu yapmaya çalıştım. Hikayeler gerçek hastaların süreçlerinde yaşadıkları zorlukları ve mücadele yollarını anlatıyor. Doğrulara vurgu yapıyor. Doğru bilinen yanlışları ise kulağa kar suyu kaçırır misali düzeltmeye çalışıyor. Ülkemizde ortalama 800 bin civarı Bipolar bozukluk hastasının çok azı tanı almış ve tedavi görüyor. Çarpan etkisiyle baktığınızda birkaç milyon insan bu hastalıktan etkileniyor. Umarım kitap mecrasını bulur, dertlilere deva cümleler adreslerine ulaşır.

Bu kadar kişisel ve zorlayıcı deneyimleri bir araya getirmek, yazım sürecinizde sizi duygusal ve psikolojik olarak nasıl etkiledi?

Bu soru için çok teşekkür ederim. İnsan insana etkileşimi hep çok sevdim. Hastaların kendi yaşanmışlıklarını onlardan dinlerken yeri geldi kalbim sıkıştı yeri geldi birlikte ağladık, sarıldık, ellerimizi tuttuk. Uzaktan bakışıp sessizce birbirimizi anladık. Sözlü ve sözsüz alanda birçok hikâye aktı aramızda. Her şeyden önce bu kitap bize, biz birbirimize iyi geldik eminim.

Ben de üniversite yıllarında ağır depresyon geçirmiş bir insanım ve bu mesleği seçerken her şeyden önce kendi derdime derman aradığımı biliyorum. Bu süreç biraz damdan düşeni damdan düşen anlar misali oldu. Çok duygusal çok karışıktı sanırım o yüzden biraz da karışık cevap verdim. Bırakalım dağınık kalsın. Özetle dertli bir diğer dertliye eşlik etti diyeyim.

Kitap, bu zorlu sürece rağmen umudu ve tedavinin önemini nasıl ele alıyor? Okuyuculara, profesyonel yardım arayışıyla ilgili hangi mesajı vermek istersiniz?

Kitabın temel amaçlarından biri Bipolar Bozukluğu olanların uygun tedavi ve takip ile yaşamını herkes gibi sürdürebileceklerini göstermektir. Bipolar bozukluk genetik yatkınlığı olan biyolojik bir rahatsızlıktır. Bu yüzden temel tedavisi de ilaç tedavisidir. Ve bir kez Bipolar Bozukluk tanısı net bir şekilde konmuş ise bu ömür boyu size eşlik edeceği anlamına gelir. Ömür boyu denmesi genelde insanları korkutur. Oysa uygun tedavi ve takip ile birlikte bu rahatsızlıktan müzdarip olanlar herkes gibi hayatlarına devam ederler. Evlenebilirler, çocuk sahibi olabilirler, çalışabilirler. Benim profesöründen Ceo’suna , doktorundan rektörüne, ressamından romancısına oldukça geniş yelpazede tanıdığım bipolar bozukluğu olan kişiler var.  Tabi ki tedavi ve takibin sürekli olduğu taktirde iyi gidişli olan hastalar için bunu söyleyebiliyoruz. İşte kitabın içerisinde özellikle bu örnekleri de barındıran, umudu yeşerten gerçek yaşanmışlıklardan süzdüğümüz bir balın özü şeklinde vermeye çalıştık. Bipolar bozukluk erken tanı ve tedavi ile, düzenli takip ile son derece iyi gider Bu konuda da ideal tedavi şartları nasıl olmalıdır? sorusunun cevabını da vermeye çalıştık.

Kitabı hazırlarken yaptığınız araştırmalar ve görüştüğünüz kişiler, bipolar bozukluğa dair sizin kişisel bakış açınıza neler kattı?

28 yıllık meslek hayatımın son 13 yılını bu rahatsızlıktan müzdarip insanlar ile geçirdiğim için hastalık hakkında dağarcığım o nispette genişti. İnsan insana karşılaşmalar bana hep büyüleyici gelir. Ben hikayelerin anlatıcıları ile geçirdiğim vakitte biraz daha insan oldum. İnsani bir acıya temasın ne kadar hassasiyet gerektirdiği gerçeğiyle bir kez daha karşılaştım. Birlikte ağladım birlikte güldüm. Ve biraz daha büyüdüm. Geliştim. Tarifi zor şeyler bunlar ancak bu kadar anlatabiliyorum.

“Dört Kapı Bir Oda”nın ardından bu tür farkındalık yaratan projelere devam etmeyi düşünüyor musunuz?

“Dört Kapı Bir Oda”, Bipolar bozukluk olan kişilere ve yakınlarına rehber niteliğinde yazılmış, bilgiyi hikaye tadında veren kurgu dışı örnek bir kitap oldu. Bu minvalde yazılacak kitap projeleri, farklı ruhsal rahatsızlıklar ele alınarak devam edecek İnşallah. Yeni bir kitabın adımları minik minik atılmaya başlandı diyebilirim.