Ortaya karışık ‘Everything Everywhere All at Once’

2023 Oscar adaylarının açıklanmasının ardından en dikkat çeken filmlerin başında ‘Everything Everywhere All at Once’ geldi. İlginç kurgusu, oyuncuları ve konusuyla adından söz ettiren Everything Everywhere All at Once’a dair fikirlerini Selçuk Bulut Muhabbir için yazdı.

everything everywhere 1

Selçuk Bulut – “Tavşanı takip et” ile başlamıştı bundan çeyrek asır önce ‘Matrix’. Devamında da sinema dünyasını kökünden değiştirdi. Çekim teknikleri, senaryosu, oyuncularıyla çokça konuşulmuş, üzerine tezler yazılmış, felsefi makalelere konu olmuştu. Aradan geçen seneler boyunca pek çok yönetmen, senarist Matrix’e benzer işler yaparak kendilerini bir yerlere getirmeye çalıştılar. ‘Everything Everywhere All at Once’ da bana göre biraz ona benzemiş.

‘Matrix’imsi ‘Everything Everywhere All at Once’

Son günlerde moda olan bir deyim olan “bilmem neyimsi”yi buraya uyarlama ihtiyacı duydum. Çünkü ciddi anlamda Matrix’ten esinlenmeler mevcut filmde. Filmin iki yönetmeninin, Daniel Kwan ve Daniel Scheinert’in geçmişlerini çok bilmiyorum ancak Matrix’ten etkilendikleri ortada. Günümüz dünyasına uyarlanan bir Matrix gibi.

Paralel evrenleri ele alan ve nihilist bir bakış açısını bizlere sunan bir film olmuş Everything Everywhere All at Once. Hayata bir kere gelindiğini, güzel bir yaşam sürülmesini, sevgiyle ve inançla her şeyi değiştirilebileceğini söylüyor. Aynı ‘Matrix’teki gibi, seçimler ve inançla bir şeyleri değiştirmek… Neo ve ekibinden çok fazla bahsettim çünkü ciddi manada oraya atıflar var. Neyse konumuz Everything Everywhere All at Once.

Başarılı koreografiler

Filmde dikkatimi çeken en önemli konu dövüş sahneleri oldu. Üzerinde çokça çalışılmış belli ki. Edindiğim bilgilere göre yönetmenler bu sahneler için YouTube’daki başarılı dövüş koreograflarla çalışmışlar, ekibe almışlar. Bu da filme olumlu olarak yansımış.

Dövüş sahnesi demişken beni rahatsız eden bir konuya da değinmek istiyorum. Film senaryo olarak başarılı ancak insanı çok fazla yoruyor. Sürekli bir aksiyon, sürekli bir dövüş döngüsü. Üstüne üstlük tüm hikayeyi de dövüş sahnelerine sıkıştırmışlar. Konuya odaklanmakta güçlük çektim açıkçası.

Başta Matrix olmak üzere pek çok filmden, ortaya karışık bir film olan Everything Everywhere All at Once Oscar alır mı? Burada biraz sert bir yorum yapmak istiyorum. Son 10 yılda dünyayı ele geçiren ‘SJW’ akımı en çok da sanat camiasını ele geçirdi. Sürekli olarak ‘azınlık, ezilmiş’ insanların hakkını savunan(!) bu akım filme Oscar’ı verdirecek gibi bir his var bende. Ancak bu söylemlerim yanlış anlaşılmasın, film Oscar’ı hak ediyor ancak filme film olduğu için değil başka sebeplerden dolayı verecekler… Herhalde galiba…

İki şey akılda kaldı

Finalde ise akıllarda kalan iki şey kaldı; ‘Neden?’ ve ‘Biz neyiz?’ soruları. Filmde de dediği gibi, anın ve elimizdekilerin kıymetini bilip şu kısıtlı zamanın tadını çıkaralım.