Andaç Üzel – Güzel müzik, nereden geldiğini ve nereye ait olduğunu unutturarak sınırları aşar. Türleri, alt türleri gözetmez. Bir tanımın içinde olsa bile bambaşka temaların içine karışabilir. Başka temalarla, başka renklerle karıştıkça da kendine has bir kimliğe sahip olur. Güzel müzik yabancılık çekmez, yabancılaştırmaz, “yabancı” kavramından uzaktır. Mercan Dede’nin müziği, her dinleyişimde bana aynı şeyi hissettiriyor. Söz gelimi, 2006 çıkışlı albümü Nefes’i her dinlediğimde bunu düşünüyorum. Onun müziği, doğduğu topraklara ve kültüre yabancılaşmadan, dünyanın her yerine sevgiyle, saygıyla, burnu havada olmayan bir hoşgörüyle dokunuyor. Dünyayı sarmalıyor, tüm canlılara sarılıyor, ayaklarını bastığı topraktan güç alıp kendini bu güç ve barış haliyle var ediyor. Bu müziğin bir gökkuşağı gibi sardığı dünya, onun iyiliğe; güzelliğe ve yeni şeyler söyleme hevesine kapılıp gidiyor. Mercan Dede’nin müziği, tüm bu nedenler ve çok daha fazlası yüzünden özel. Biz dinleyicileri de bu özel deneyimin birer parçasıyız. Eminim, ona göre her bir dinleyicisi de bu müziğe ruh katıyordur. 5 Ağustos akşamı, Maximum Uniq Açıkhava Sahnesinde gerçekleşen konser öncesinde de bunları düşünüyordum. Konserde sahneyi Sabahat Akkiraz ile paylaşacak olan Mercan Dede’yi ve bu ikilinin beraber yapacaklarını dinlemek için sabırsızlanıyordum.
Maximum Uniq Açıkhava Sahnesi’nde gerçekleşen konserde Sabahat Akkiraz ve Mercan Dede birlikte sahne aldı. Konser, Mercan Dede ve Sabahat Akkiraz’ın hem kendi müzikleriyle tek tek sahneye çıktığı hem de birlikte eserler seslendirdiği bir deneyimdi. Müziği müzik yapan, müziğe inanmamızı sağlayan her ne varsa ona dayanan bir konser olacağı başından belliydi. Konserin hemen başında Mercan Dede sahneye çıktı. Mercan Dede Ensemble ile birlikte, 3 parçalık leziz bir kesit sundu bize. Bu kesit, ilham vermekten öte etkileri olan bir güzellikti. Öyle ki, tüm güzel şeylerin varlığına bizi tekrar tekrar ikna ediyordu. Ensemble’ın tüm üyeleri birbirinden rol çalmadan ve ustalıklarını da gözden uzağa kaçırmayı hiç düşünmeden sahnedeydi. Zarif, alçakgönüllü ama çok havalı bir ekip Mercan Dede Ensemble. Gözünü budaktan sakınmadan virtüözitesini ortaya koyarak, hep birlikte, sanki hücum kayıt yaparcasına sahneyi dolduruyorlar. Hafızamdan silinmeyen notalar ve temalarla ilk iki parçayı çaldıktan sonra Mercan Dede (Burada Ab-ı Hayat parçasına bir parantez açmam gerek çünkü gerçekten inanılmaz bir eseri bir de bu ekiple inanılmaz bir tonda dinledik) üçüncü parçayı Akbelen Ormanlarında ağacını ve ormanı koruyan yerel halka armağan etti. Sonra sahneye siyah bir tennure içinde, semazen Sercan Çelik çıktı. İşte bu, zihninizin tüm görünmez parçaları ve bedeninizin her parçasıyla Mercan Dede konserinde var olma deneyimi yaşadığınız an. “Garip” adlı parçasıyla Mercan Dede, herkese bir konserin en gösterişli anının nasıl zarifçe yaşanması gerektiğini izletti. İşte bu, sizi tüm o kötü düşüncelerden ve tatsız anılardan esirgeyen müziğin bir sahnede vücut bulması… Mercan Dede’nin dinleyicilerine yaşattığı her an çok özel. Kolay kolay etkisinden kurtulabileceğiniz cinsten değil.
Üçüncü parçadan sonra ise Mercan Dede’nin ekibiyle beraber paylaştığı sahneye Sabahat Akkiraz ve onun ekibi dahil oldu. İkili, aslında yıllar içinde pek çok kez birlikte çalışmıştı ve birbirlerine de yabancı değildi. Mercan Dede’nin Su adlı albümünde “Ab-ı Çeşm” eserini birlikte seslendiren, Sabahat Akkiraz’ın 41 adlı derleme albümünde de “Mevlana” isimli parçaya birlikte imza atan ikili, bu kez Maximum Uniq Açıkhava Sahnesi’nde birlikteydi. Akkiraz, türküleriyle on yıllardır Türkiye’nin her köşesine sesini duyurmuş ve usta müzisyenlerle çalışmış, özel bir vokal. Tıpkı Mercan Dede gibi barışmanın ve buluşmanın gücüne inandığını, sesiyle de sözüyle de ortaya koyuyor.
Bir arada, aynı sahnede
Sabahat Akkiraz’ın sesiyle özdeşleşen “Ya Hızır” semahı ile başlayan bu “birlikte ve bir arada” olma halinin en güçlü noktalarına kavuştu. Sabahat Akkiraz’ın kendi ekibiyle başladığı ikinci yarı ise “Mevlam Birçok Dert Vermiş”, “Ne Ağlarsın”, “Adaletin Bu Mu Dünya” gibi herkesin bildiği enfes eserlerin yanında semah ve deyişlerle doluydu. 41 albümünde Bedük tarafından tekrar düzenlenen Dım Dım Yar’a ise Mercan Dede, ensemble’ıyla birlikte dahil olarak konserin sonlarında tekrar sahneye çıktı. Tam kadro başladıkları “Dım Dım Yar”ın ardından “Kalenin Dibinde Taş Ben Olaydım” ile tamamladıkları konserin bitiminde, bis parçası olarak da “Mavilim Mavişelim” seslendirildi.
Orada, bir arada olmanın, Akbelen’i ve Mustafa Kemal Atatürk’ü aynı anda anmanın, özgürlüğe şarkılar ve türküler seslendirmenin güzelliği içinde yepyeni bir ruh haline kavuştu Mercan Dede ve Sabahat Akkiraz’ı birlikte izleyen herkes. El ele olabilmenin iç ferahlığı, zihinde kalan notaların renklendirdiği düşlerin etkisiyle ayrıldık Maximum Uniq Açıkhava Sahnesi’nden. Kendime, en kısa sürede, bir arınma öyküsü daha yazabilmek için Mercan Dede konseri hediye etmek istiyorum. Ona bu ara hepimizin daha çok ihtiyacı var.