Koftiden Sohbetler #6

Çok sevdiniz, ısrar ettiniz, merakla beklediniz. Koftiden Sohbetler nerede kaldı dediniz. İşte geldi burada.

Selçuk Bulut – Otomobil sahibi olmak günümüzde zor x zor x zor. Genelde halkımız binmek için alıp satmak için araba sahibi olmaya çalışıyor zira önemli yatırım aracı haline geldi. Araç yatırım aracı oldu he he he… Neyse konumuza gelecek olursak otomobil sahibi olmanın sorumluluklarından birisi de aracı temiz tutmaktır. Temiz, pak bir araç her daim çekici olacak, insanın gözünün üzerinde olmasını sağlayacaktır. Kirli arabayla temiz araba arasındaki fark Rambo Okan ile Kıvanç Baldan Tatlıtuğ arasındaki fark kadardır. Peki, arabayı temizletmek için nereye gideriz? Kendimiz yıkamayacaksak eğer tabii ki oto yıkamacılara. Her mahallede muhakkak olan oto yıkamacılar Kurban Bayramlarında kurban kesim merkezlerine de dönüyor. Yine konumuz bu değil… Mahallenin demirbaşlarında olan oto yıkamalar 2000’lerin başında artmaya başladılar. Bunda ekonomik durumların iyileşmesiyle, otomobil sahibi olma oranının yükselmesi başat faktörlerdendi. Temizlik için de oto yıkamacılar tercih edildi. Bu dönemde karşımıza çıkan ve bir nesli abandone Benny Benassi’nin ‘Satisfaction’ eseri oto yıkamalarda çokça tercih edilen bir eser oldu. 2002’de piyasa çıkan şarkı sonrası her araba yıkayan/yıkatan bu şarkı eşliğinde tribe girdi. Normalde inşaatta geçen klip nedense oto yıkamacılara da uyarlandı. Durduk yere oto yıkama sektörü dev bir yetişkin film sektörü stüdyosuna döndü. Bir dönem klipteki hanım bireylerin transseksüel olduğu iddiası kasıp kavurdu sosyal medyayı ama araştırmalar neticesinde kendilerinin modellik yapan bayan bireyler olduğunu gördüm. İlginç bir iddiaydı. 90’larda çocuk olup 2002’de ergenliğe geçen bireylerde haliyle bu şarkıyla bambaşka diyarlara geçtiler.

Ergenliğin tehlikeli olduğu bir dönemdi 2000’lerin başı. Yeni yeni dünyaya yayılan ödemeli televizyon seçeneği Türkiye’de hızla üredi. Cine5 ve TeleOn gibi yatırımlar sayesinde bir neslin gözleri mahvoldu. Eski dönemlerdeki şifrelerin hafif şekilde ekranı göstermesinden mütevellit, ekranda oynayan görüntüleri çözmek için nice nefis helak oldu. En meşhur şifre kıracağı efsanesi ise ekrana yan bakarak izlemekti. Dikkat ederseniz Y Kuşağı’nda pek çok omur rahatsızlığı yaşayan erkek birey görebilirsiniz. Neden? Hormonların idaresi altında bulundukları için. Neyse ki sonraki dönemde bilgisayar yayılmaya başladı ve CD takası dediğimiz olay bol miktarda gerçekleşti. Genç dimağlarda göz bozukluğu minimum seviyelere geldi.

CD’lerin hızla yayılmasının bir başka sebebiyse oyun dünyasıydı. Korsan oyun CD’lerinin yoğun takas edildiği bu yılların öncesinde atariler vardı. İlk başta kafelerde ‘atari salonu’ olarak meşhur olan bu atariler bir müddet sonra kekini, poğaçasını alıp eve ziyarete gelen gün teyzeleri gibi evimize paldır küldür girdiler. Ellerinde kek, poğaça yerine kaset ismini verdiğimiz yardımcılarıyla. Uzun saatler boyunca başında oturup Mario, Contra, Soccer gibi oyunları oynadık. Keki, poğaçayı atari değil ama annemiz veriyordu.  Ergen birkaç bireyin de eve gelip yancılık yaptığı atari oyunları sırasında salınan ter ve göz yaşı, atari oynanan odayı kimyasal silah deposuna çeviriyordu. Hele bir de kakası gelip de sadece osurmakla yetinen bir çocuk varsa orada… Ortaya yeşil bir duman çıkıyor ama ergen bireyleri zerre etkilemiyordu. Çünkü o çocuklar artık dumanın kendisi olmuştu. Y Kuşağı’nın en büyük avantajı da bu oldu; kimyasal silah saldırısına karşı bağışıklık kazandık.

Son.

5 yazıyı okumak için tıklayın.