Lazarus – Tanrı Oyuncağı ana karakterin sıradan bir fotokopiciden, kendi içindeki karanlıkla yüzleşen bir katil olma yolculuğunu ele alıyor. Bu süreç, hastanede geçirdiği dönem ve orada yaşadığı olaylar aracılığıyla dramatik bir şekilde tasvir ediliyor. Devecioğlu, okuyucuyu etkileyici bir dille insan ruhunun karanlık köşelerine yolculuğa çıkarırken, insanın varoluşsal sorgulamaları ve kişisel dönüşüm mücadelesini ustaca işliyor.
“Usulüne göre gömülmeyen her şey sonradan hortlar.” – Lacan
Felsefe, psikoloji ve tiyatro alanında düzenlediği etkinliklerle dikkat çeken yazar ve eğitmen Fırat Devecioğlu felsefe kategorisinde yayınlanmış ilk kitabı Yüzleşme’nin ve “Schopenhauer Felsefesi” isimli ikinci kitabının ardından bu kez insan ruhunun labirentlerine odaklandığı Lazarus – Tanrı Oyuncağı novellasıyla okuyucuyla buluşuyor. Destek Yayınları etiketiyle yayımlanan kitabın editörlüğü Özlem Küskü üstlendi. Kitap, tüm online kitap satış platformalarında ve kitapçılarda satışa sunuldu.
Tarihsel ve dini anlatıdan günümüz modern insanına ve tıp dünyasına uzanan bir hikâye!
Hıristiyan ikonografisinde en sık işlenen mucize Lazarus’un dirilişi, ölen kişinin yerinden doğrulurcasına hareketlenişini ifade etmek amacıyla Lazarus refleksi olarak tıp litaratürüne de girmiş. Tarihsel anlatıda inanç, umut ve dönüşümün sembolü olan Lazarus, Fırat Devecioğlu’nun novellasında kişisel dönüşüm ve içsel mücadelenin bir temsili olarak okuyucunun karşısına çıkıyor. Tarihi Lazarus, ölümden dört gün sonra dirilir, hayata yeni bir başlangıç yapar. Kitaptaki Lazarus ise metaforik bir diriliş yaşayarak kendi içindeki karanlıklarla yüzleşir ve değişir. Her iki hikâye de Lazarus, farklı çağlar ve bağlamlar içinde, yeniden doğuş ve dönüşümün temsilcisi olarak yer alır. Bu anlatıya Erich Fromm, Schopenhauer, Freud, Lacan ve Jung’un düşsel gölgeleri de eşlik ediyor.
Lazarus – Tanrı Oyuncağı’nda karakterin derinlikli psikolojik çözümlemeleri, toplumsal normlar ve bireysel özgürlük arasındaki çatışmalar üzerinden ilerliyor. Kitap, edebiyat ve psikolojiyi kesiştiren noktada; modern toplumun birey üzerindeki etkilerini, bireyin toplum içindeki yeri ve kişisel özgürlüğün sınırları gibi konuları irdeliyor. Fırat Devecioğlu okuyucuya, hayatın karmaşık dokusunu ve insan ruhunun kırılganlığını, derinlemesine bir anlayışla sunuyor.
Romanın çarpıcı anlatımı, karakter gelişimi ve tematik derinliği, Devecioğlu’nun edebi ustalığını ortaya koyuyor. “Lazarus – Tanrı Oyuncağı”, yalnızca bir dönüşüm hikayesi değil, aynı zamanda insanın içindeki iyilik ve kötülükle olan sonsuz mücadelesini de simgeliyor.