Tarihi olaylara dayanan The Crown, Kraliçe II. Elizabeth‘in hikâyesini ve onun saltanatını şekillendiren siyasi ve kişisel olayları ekranlara taşıyor.

Dizinin bu sezonunda yeni bir döneme girilirken; 90’lar Britanyası’nda rolleri kamuoyu tarafından açık bir şekilde sorgulanmaya başlanan Kraliyet Ailesi, muhtemelen o güne kadarki en zorlu zamanlarını geçirecektir.

Kraliyet Ailesi için oldukça çalkantılı geçen bu dönem; gazeteciler, biyografi yazarları ve tarihçiler tarafından belgelendi ve yorumlandı. Prenses Diana’yı canlandıran Elizabeth Debicki, 5. sezonun 90’larda geçmesinin avantajını şu şekilde yorumluyor: “The Crown‘ın tüm sezonlarından şimdiye kadarki yolculuğuna baktığımızda, 90’lar dünyasında böylesine tarihi figürleri oynamanın en harika yanı, bu dönemin Kraliyet Ailesine dair elimizde görsel açıdan en fazla içeriğin olduğu dönem olması. 90’larda her şey filme alınmaya başlandı ve aynı zamanda 24 saatlik haber yayınlarının ilk ortaya çıktığı dönemdi, bu yüzden elimizde inanılmaz miktarda erişime açık içerik var.”

Prens Charles’a hayat veren Dominic West ise oyuncu kadrosunun her iki sezonda bir değişmesi hakkındaki düşüncelerini şu şekilde dile getiriyor: “İnsanlar, her iki sezonda bir oyuncu kadrosunun değiştiğini gördüğü için bunun bir taklit olmadığını anladıklarını düşünüyorum. Bunu tarihi figürleri birebir taklit etmekten ziyade çağrıştırmak olarak düşünebiliriz.”

Kraliçe II. Elizabeth’e hayat veren Imelda Staunton ise canlandırdığı figür gibi seyircisine karşı görevini yerine getirdiğini umarken; bu konuyla düşüncelerini  “Güzel olan şey, insanların benim için ‘Onu gerçekten Kraliçe olarak görmeyi dört gözle bekliyorum.’ demesi. Umarım insanların bu anlamdaki beklentilerini karşılayabilirim.” sözleriyle kelimelere döküyor.