2022’de ne dinledim, ne içtim, ne izledim?

2022 yılına güle güle derken Cem Tümdağ bu yıl ne içtiğini, dinlediğini ve izlediğini Muhabbir için yazdı.

We've Been Going About

Cem Tümdağ – 2022 yılında takip ettiğim müzisyenlerden 2 tanesinin albümünün tekrar tuşlarını kırdım. Bunlardan ilki Sharon van Etten’in Mayıs ayında çıkan We’ve Been Going About This All Wrong albümü oldu. Van Etten’in folk/akustik tarzının kırılmaya başladığını 2019 yılındaki albümü Remind Me Tomorrow’da görmüştük. Çok daha fazla elektronik enstrümanlara yer veren New Yorklu şarkıcı anne olmasını da artık şarkılarında konu olarak işlemeye başladı. Pandemiyle birlikte hepimiz gibi eve kapandığı da şarkılarındaki izlerde görülüyor. Bu albümdeki Home to Me şarkısı benim için özel bir yer kazandı bile. 

Into the Blue

Bu senenin benim için ön plana çıkan bir diğer albümü ise ABD’nin en başarılı müzik yapımcılarından Brian Burton’ın (aka Danger Mouse) The Shins grubunun solisti James Mercer ile birlikte yürüttüğü müzik işbirliği Broken Bells grubunun 8 yıl aradan sonra çıkardığı Into the Blue oldu. Ekim ayında çıkan albüm benim sonbaharıma epey bir eşlik etti. 60’lar ve 80’ler tınılarını duyabildiğimiz altyapılara yer veren Burton’a, Mercer’ın etkileyici vokalleri çok iyi eşlik ediyor. Albüm daha ilk 2 şarkısıyla 10 dakikalık bir serüvene çıkarıp dinleyenleri alıp götürüyor, şiddetle tavsiye ediyorum. 

viski

Farklı bir kokteyl

Sevgili Andaç’ın kokteyl tavsiyelerine şöyle eşlik ediyorum. Aşağı yukarı 6 senedir kokteyl denildiğinde İtalyanların Negroni’sinden şaşmıyorum. Çünkü kokteylin nasıl yapıldığı konusunda fazlaca titizlenen bir yapım var. Negroni de yapımı ve tarifi kolay olduğundan ötürü (eşit ölçeklerde campari, kırmızı vermut/martini rosso, cin + isteğe bağlı portakal kabuğu) pek çok barda veya restoranda aşağı yukarı iyi bir seviyede servis ediliyor. Tabii bununla birlikte pek çok farklı kombinasyon da yapılabiliyor, örneğin cin yerine eşit ölçüde campari ile vermuta viski kattığınızda Boulevardier kokteyli oluyor. Ya da daha isli/tütsülü bir tat tercih ediyorsanız cin yerine bir Islay Single Malt’ı ekleyerek Smokey bir Negroni deneyimi yaratılabilir. Bunların hepsi test edilip onaylandı, tavsiye edilir. Kokteyl konusunda önemli olan zaten insanın deneye deneye kendi damak tadına göre sevdiği şeyi bulması. Red Bull ile Chivas karıştırıp içmediğiniz sürece bir sıkıntı görmediğimi de ekleyerek bitiriyorum. 

film

Yılbaşında izlemelik filmler

2022 yılında en iyi film ödüllerini kimin toplayacağı henüz belli olmadı. Ancak sinemaların öldüğü sene 2020, helvasını yediğimiz sene 2021 olduktan sonra bu sene sinemaları kurtaran 2 yapım olduğunu düşünüyorum hem gişe hem de artistik açıdan bir anlam ifade eden. Bunlar Top Gun: Maverick ve The Batman. İki film de farklı mecralarda fazlasıyla övüldüğü için tekrardan övmeye gerek yok ama 2022 denince bu iki filme ayrı bir parantez açmak gerekiyor. 

Everything Everywhere All At Once

Onun dışında bu senenin ödül adayı pek çok filmini henüz izlemedim. Muhabbir ekibinden bana film “yılbaşında izlemelik film yaz” dediklerinde cidden böyle bir kalakaldım. Bunları önümüzdeki haftalarda çekeceğimiz podcast’lerde konuşacağız diye tahmin ediyorum ancak bu senenin ödül adayı, Everything Everywhere All At Once, The Banshees of Inisherin, Glass Onion, She Said (iyi film ama 2022’nin Spotlight’ı olmuş), Nope iyiler ama yani böyle düşünmeden tavsiye edeceğim filmler değiller. Bunlar henüz izleme fırsatı bulduklarım, izlemediğim filmi tavsiye edip ya da etmeyecek değilim. Bir tek All Quiet on the Western Front’a bir pencere açmak gerekiyor. Sam Mendes’in 1917’sinden beri izlediğim en iyi savaş filmi. Sadece orijinaline fazlasıyla belki de tapındığım için filmin sonuç bölümüyle ilgili soru işaretlerim var. Ama yılbaşı gecesi 1. Dünya Savaşı’nın katı realizmiyle içini sıkmak isteyenlere kesinlikle öneririm. 

reacher

Bunun dışında ise film değil ancak 2 adet dizi önerim var. 2022 yılında izlediğim ve en çok keyif aldığım yapımlar içinde rahatlıkla ilk 5’e koyabileceğim: Severence ile Reacher. Apple TV+’ın Ted Lasso’dan sonra kesinlikle en başarılı yapımı olduğunu düşündüğüm Severence, bilimkurgu ile depresif ofis ortamını çok iyi bir araya getirmiş. İyi bir hikaye, daha iyi oyunculuklarla katlanarak artıyor, ikinci sezonunu heyecanla bekliyorum. Reacher ise Amazon Prime’ın yapımı, Jack Reacher romanlarından uyarlama. Tıfıl Tom Cruise’un filmlerinin aksine yazar Lee Child’ın tasvir ettiği gibi kantarbozan bir Jack Reacher oynuyor Alan Ritchson. Son derece akıcı ve zekice işlenen bir gizem öyküsü ile yılbaşı tatilinde 8 bölümlük eğlenceli bir vakit geçirme imkanı sunuyor Reacher. Pişman olmazsınız diye tahmin ediyorum.

Keyifli seyirler.